Figen Yüksekdağ’ı tanıyanınız var mı?
Selahattin Demirtaş’ı?
İlk isim HDP’nin eşbaşkanı, parti yönetimini bilemem ama medyadaki görünürlük ve kamuoyundaki bilinirlik çerçevesinde Figen Hanım’ın eşbaşkan filan olmadığını rahatlıkla söyleyebiliriz.
HDP’deki eş başkanlık sistemi kağıt üzerinde anlamlı ve olması gereken de bu dedirtiyor. Peki neden Parti yönetiminde, Belediyelerde RESMİ başkanlar hep erkek?
HDP’nin erkek eş başkanı Selahattin Demirtaş seçim şarkısı için şarkıcı Hozan Diyar’la düet yapmış. Seçim için hazırlanan şarkının orijinali ise şarkıcı Diyar’ın “Bilbilo” isimli albümünde yer alan “Biz Söz Vermişiz” şarkısından uyarlanmış.
Şarkının sözlerinde ise, “Biz bu yola baş koymuşuz / Leş bir yana Baş bir yana / Biz Apo’ya söz vermişiz / Bu yolda dönüş yok bize / Biz Apo’ya söz vermişiz / Bu yolda dönüş yok” şeklinde ifadeler yer alıyor.
Mor rengi parti amblemine ekleyerek yüzeysel bir imaj değişikliğiyle Demirtaş’ı demokrat bir kişilik olarak sunan kimlerdir tahmin etmek güç değil. Ancak HDP’ye destek vereceklerin HDP’li kadroların halen PKK’dan kopamadığını ve ağızlarından tek erkek liderleri Öcalan’ı düşüremediklerini bilmesi gerekiyor.
Bir de kadınları nasıl özgürleştirdiklerini…
PKK’lı bir itirafçının kitabından,
<<Öcalan’ın Şam’daki evine Yoğunlaştırma Evi denir. Yoğunlaştırma Evi’ne bakire, genç ve güzel kadınlar alınır. Vahşi, “çöl güzeli” kızlardan hoşlanırdı ama sarışınlara daha çok ilgi duyardı. Ben de Yoğunlaştırma Evi’ne çağrıldım. Apo bir gün beni masaja çağırdı. Gittim, ılık su dolu leğendeki ayaklarını yıkadım. Hani köy ağaları gibi. Beni azarlamaya başladı, bilmiyorum diye. Sırtüstü uzandı, şimdi bütün vücuduma, dedi. Anladım neler olacağını. Çünkü cinsel istek uyandığını gördüm. Soyun, dedi. Soyundum. İç çamaşırlarını da çıkar, dedi. Ayağa kalkıp sarılıp sıkınca korktum. Kendimi savunmak için Apo’ya vurdum. Üç yumruk attı yüzüme ve kafama. Küfretti bana. “Düşkün, fahişe, rezil kadın. Seni özgürleştirmeye, tabulaştırdığın zincirleri kırmaya çalışıyorum” dedi. Titrediğimi görünce kovdu beni. “Sen Kesire’sin. Beni onun gibi yok etmek istiyorsun. Sen köle kalacaksın!” diye bağırdı. Ama bu daha ilk denemeydi. Dışarıda bekleyen tecrübeli kadınlar, beni psikolojik olarak hazırlama toplantısına çağırdı. Ağladım. İçlerinden biri, Osmanlı Sarayı’ndaki Valide Sultan gibiydi. Beni azarladı. “Başkan bizi özgürleştiriyor. Sen özgürleşmek istemiyor musun? Başkana erkek gözüyle bakıyorsun. O başkan, o zincirlerimizi kıran bir peygamber.” Beni akşam yemeğinden sonra yine çağırdı Apo. Bu kez çözümsüzdüm. Kime derdimi anlatacaktım? O ana kadar ölüme hiç bu kadar yaklaşmamıştım. Bekaretimi aldı. Sonraki günlerde iki kez daha sevişti benimle. Ben de Öcalan’dan intikamımı komutanlarıyla yatarak aldım. Çünkü beni gönderirken dağa, “Sakın bir erkekle ilişkini duymayayım. Benim yetiştirdiğim kadınlar, hiçbir erkekle ilişkiye girmemeli, sonuna kadar bana bağlı kalmalı” dedi. Beni infaz etmemelerinin nedeni, Öcalan’ın evinde kaldığım için rütbe verilmesi. Bu yüzden dokunmadılar bana.>>
Kadına değer vermek böyle oluyor demek ki.
Buna inanmayanlar için Öcalan’ın ağzından özgürleştirme hikayeleri,
Demokrasi sizin karar sizin tabi. Ama HDP’nin kadınlarını ve erkeklerini iyi tanıyın derim.