Hayatı sizden önce doğmuş olan erkeklerin koyduğu kurallarla öylece kabul edip yumuşak ve naif şekilde yaşayamıyorsanız adaletsizliğe duyduğunuz isyanın yanında sürekli bir huzursuzluk haliyle mücadele etmeniz, bunu da yakınınızdakilere çok yansıtmamanız gerekir.
Herhangi bir konuda bir insanın içinde doğan isyanı bastırmak oldukça çaresiz bir harekettir. İsyanlar bastırılamaz, birikir, hak öyle ya da böyle alınır. Dünya her şeye rağmen vicdanın adaletin ve insanlığın kazanacağı bir yerlere doğru ilerlemeye devam edecek.
Bir zamanlar çok gelişmiş uygarlıklar olduğu, sonra büyük felaketler sonucu yeniden başa dönüldüğü fikrine pek inanasım gelmiyor. Bizim bilgimiz dahilinde yok olan çoook büyük uygarlıklarda bile insanlar cinsiyetine göre, rengine göre köle veya yok sayılmış. Eşit var oluş mücadelesi binlerce yılda bu noktaya ancak gelebilmiş. Şimdi en azından her insanın aynı haklarla dünyaya gelmesi gerektiği fikrinin ilkesel olarak kabul gördüğü bir döneme varabildik.
Bunun üzerine ne kadar taş koyabilirsek dünya o kadar güzel bir yer olacak. Bugün kimilerinin tapındığı teknolojinin bile eşit var oluş fikri tam olarak yerleşmeden insanlık için bir anlam taşımadığını görmek gerek. En ileri teknikler genellikle en güçlülerin elindedir ve adalet ilişkilerinin sağlam kurulamadığı toplumlarda ancak felaketlere aracı olur.
Bir kişinin kendisiyle veya bir canlıyla ilgili bir kaygısı, hak mücadelesi varsa bunu yok saymanın en kolay yolu, dünyada onca sorun varken senin derdin de bu mu diyip onu alaya almaktır. Söz konusu hayvan hakları, çevre, eşcinseller, kadınlar olunca genellikle yapılan da budur. Doğru söylüyorsun canım da, yanıbaşında savaşlar oluyor, çocuklar ölüyor. Kedi mi üşümüş? Kadın hala birey mi sayılmıyormuş? Komik olma. Daha önemli şeyler var…
Evet, dünyanın bütün dertleri bizim. Gücüm yetse tüm haksızlıkları düzeltmek için uğraşırım. Ben gücümün yetebilecekleri için, belki bir gün insanlığın gücü her şeye yeter umuduyla yola çıkabilirim.
Her şeyi değiştiremem. Ama bir şeyleri değiştirebilirim.
Bir adım atmak gerek.
En azından, insanlık onuruma sahip çıkabilmek için kendi hayatımla ilgili adaletsizliğin karşısında durabileyim ki yarın, başka başka daha büyük sorunlarda ayağa kalkacak gücüm ve cesaretim olsun.
Ayrıca, dünyayla, sosyal düzenle ilgili kaygı ve rahatsızlıklarım varsa bunların sizin kafanızdaki hiyerarşik listedeki en önemli sorunlar olması gerekmez.
Kendi hayatımla ilgili değiştirebileceğim şeyler varsa harekete geçmek için kimsenin benim mücadelemi anlayıp beni alkışlamasını beklemeyeceğim.
2017’de benim içim çok önemli olan bir şeyi, kimlik hakkımı aldım. Kendi kimliğime, kişiliğime sahip çıktım.
Kimseden takdir görmedim. Ailemden bile.
Ben yine de kendi kendimi takdir ettim.
İnandığım değerlere, varoluşuma ve insanlık onuruna sarıldım.
Cumhuriyet tarihine kadınlar lehine sonuçlanmış bir dava kattım.
Kendi kimliğini korumayı önemseyen bir kadın daha oldum.
Benim kimlik hakkım hakkında, ikinci sınıf vatandaşmışım gibi, söz hakkı kendilerindeymiş gibi sağda solda hiç durmadan konuşan cahil adamlara rağmen kimlik hakkımı aldım.
İnanın zor olmadı.
Avukata verdiğim vekalet ücreti kiminin çanta parası kadar.
Bu iş için hayat boyu kredi çekip ödemem gerekse yine yapardım.
Zor olan inat edip devam etmek.
Takdir görmeden, dünyada başka dert mi yok diyenlere takılmadan, aslında ne kadar önemli olduğunu içimde için için hissederek kendi kişilik haklarımı, belki bir gün kendi kızım için ve bu ülkede yaşayacak tüm kadınlar için alabilmek.
Bu benim davam, 2018’den dileğim, küçük dünyamdaki küçük mücadelem.
Her şeye gücüm yetmeyecek. Ama kendi ayakkabılarımla atabileceğim ufak adımlarım var.
Uğraşma, enerji kaybı, yeter, başka şeyler var, daha önemli konular var, sıkıntı çıkarma, insanları kızdırma, tepki çekme, işini düşün, er kişilerin gururunu düşün.
Hayır.
Eşit haklarla var olabilmek, eşit vatandaş, eşit insan sayılabilmek için kendi imkanlarımla yapabileceğim her şeyi yapacağım.
2018’de kendi gururumu düşüneceğim. İnandığım yoldan dönmeyeceğim. Yalnızca ben önemsesem, ben inansam bile…
Kendi yapabileceklerimi yapmadan ölmeyeceğim.
Merhaba, ben gerçekten en içten duygularımla takdir ediyorum sizi ☺ Mesela bir kadın boşanma davasından sonra velayeti alıyorsa çocuğuna kızlık soyadını verebiliyor artık. 2016’da olmuştu sanırım bu ve bir kadının başvurusuyla oldu. Sizin bu yaptığınız da birçok kadına umut olacak. Bu aşağılayıcı tutumu kabul etmeyecekler. Dediğiniz gibi aslında değişim olmaz deyip umutsuz olmayıp çabalasak birçok şeyi değiştirebiliriz. Ran Gavrieli diye bir adamın “Neden porno izlemeyi bıraktım” isimli Ted konuşmasından sonra bile birçok arkadaşım da farkındalık oluştu ve kadınlara yapılan insanlık dışı muameleyi izlemekten vazgeçtiler. Siz de onun gibi eşitlik adına bu güzel paylaşımları yapıyorsunuz, belki de hiç tahmin etmediğiniz insanlara katkınız oluyordur ☺ Maalesef Türkiye’de bizim gibi düşünen insan sayısı az ama yalnız değilsiniz ☺ Umarım 2018’de daha eşit, daha adaletli, daha mutlu bir dünya için daha çok şey yaparız, iyi yıllar ☺
BeğenBeğen
Mutlu yıllar 🙃
BeğenBeğen