Masamı kenarından ite ite yerine çekebiliyorum. Damacanayı yuvarlaya yuvarlaya mutfağa getirebiliyorum. Parasını ödediğim ustalar her şeyi tamir edebiliyor. En kötü artık her şeyin kullanma kılavuzu var, detaylı, adım adım. Çağrı merkezleri iyi çalışıyor, servis ertesi gün kapınıza geliyor.
Maddi ihtiyaçlar ekonomik özgürlüğünüz varsa aslında ihtiyaç değildir.
Manevi ihtiyaç da aile ve arkadaşlardan ibaret. Belki bunların bile bir bölümü kurgu. Ama en büyük sosyal kurgu kadın erkek ilişkisi. Hayattaki en büyük ilüzyon kadınların ve erkeklerin eksik birer yarım olduğu ve birbirlerine ihtiyaçları olduğu zırvası. Diğer yarımız biryerlerde bizleri bekleyen tamamlanmamış eksik bireyleriz.
Eksik bir bireyin kime ne hayrı olabilir ki?
Annesinden babasından kaçıp uzaklara gitmenin hayaliyle oyun oynayan özgür bir ruhken yıllar içinde ehlileştirildim. Almadığım kadar sevgi verip, yabancıların masallarını kendi hayatımın içine koymaya çalıştım, her seferinde elimde patladı.
İnsanın kendi masalını yaşaması gerek.
Çocukken birken tamken, yetişkin olunca nasıl oldu da tamamlanması gereken bir yarıma dönüştüm? Eksik kalmamak uğruna kendi başıma olduğumdan daha da yalnızlaştım?
Fiziksel çekimin büyüsü manevi bir bütünleşmeye inandırıyor insanı. Bir anlık zayıflığınızda ilüzyon bozuluyor, perdenin arkası görünüyor. Kadınların ağlamasını zayıflık olarak görür çoğu erkek. Oyun gibi veya silah gibi. Hangi manevi bütünlük diğer yarısı ağlarken rol yaptığını düşünebilir? Hangi tamamlanma her an güçlü ve kusursuz bir karakterle olabilir? Kusursuz olan neden eksik olsun? Kusursuz olmam gerekecekse neden bağlılık peşinde koşayım?
Hepsi palavra. Sadece kendinize ihtiyacınız var.
Siz zayıf, siz çirkin, siz mutsuzken, bunların hepsi kendi içinizde olsa bile, gerçekten ihtiyaç duyduğunuzda her sevgili tüyer.