İnsanın kendisi ve kendi ilişkisiyle ilgili farkındalık oluşturması oldukça zor oluyor. Baskı, kavga ve huzursuzluk dolu yüzeysel ilişkileri, değişim umuduna ve kafamıza çocuk yaşta yerleştirilen masallara uydurarak mutsuz olmaya devam ediyoruz.
Fiziksel şiddete uğrayan kadınların hikayelerini kendimizden çok uzak görerek, bazen sorunlu kişiden zamanında uzaklaşmadıkları için onları ayıplayarak okuyoruz.
Oysa Türkiye’de birçok kadın kültürel kodların etkisiyle farkında olmadan -veya farkında olarak ama kendi meşrulaştırma yöntemleriyle- ağır şiddete maruz kaldığı romantik ilişkiler yaşıyor.
Mor çatı gönüllüsü Feride Yıldırım‘ın anlattıklarında aslında modern, eğitimli ve şehirli birçok ilişkiden örnekler var:
Şunu belirtmek gerekiyor, şiddet bir davranış biçimi değil, bir düşünce biçimi. Davranışları nispeten daha kolay değiştirebilirsiniz ama düşünce biçimlerini değiştirmek çok zor. Şiddet sadece ve sadece şiddeti uygulayan kişi karar verirse ve bunun üzerine çalışırsa durdurulabilir. Şiddete uğrayan kişi kendini o şiddet ilişkisinden uzaklaştırarak kendini korumak için bir şeyler yapabilir ama şiddeti durduramaz.
Şiddeti uygulayan kişi olayın sorumluluğunu hep şiddet uygulayan kişiye atar: “Senin yüzünden ben böyleyim”, “Sen beni ne hale getirdin?”, “Sen beni insanlıktan çıkarttın”, “Sen beni kadına vuran bir adam haline getirdin”. Bunu satmaya çalışır ve buna inanır. Doğru stratejilerle yaklaştıysa da, şiddete uygulayan kişi bunu alır. “Ben adamı delirttiğime göre, ben adamı delirtmemeyi de başarabilirim” üzerinden tekrar şans verir.
Peki nedir şiddetin döngüsü?
Her ilişki için geçerli değil ama genellikle üç aşamadan oluşur:
* İlk aşama, gerginliğin tırmanması. Bu, fırtına öncesi sessizlik dönemi gibi. Her iki taraf da gerginliğin farkında.
* İkinci aşama, şiddetin yaşanması. Fiziksel, duygusal ya da cinsel şiddet olabilir.
* Üçüncü aşama, balayı aşaması. Fırtına öncesi sessizlik bitmiş, fırtınayla tüm enerji açığa çıkmış oluyor sonra bir sakinleşme, durulma dönemi geliyor. İşte bu dönemde şiddet uygulayan kişi, şiddet uyguladığı kişinin kalması için inanılmaz bir çaba sarf ediyor. O asan kesen, vuran, kıran, bağıran adam gidiyor, bunun yerine af dileyen, değişme sözleri veren, hediyeler alan, ağlayan, ayaklarına kapanan, bazen intihar teşebbüsleri ya da tehditlerinde bulunan, kadını geri kazanmak için yapabileceği her şeyi yapan bir adam kadını ikna etmeye çalışıyor. Kadınlar da ilişkinin devam etmesini istedikleri için bunlara inanıyorlar. Çünkü bakıyorlar ki karşılarında gerçekten yaptığından pişman ve değişme sözü veren bir adam var. Ama kabul ettiklerinde şiddeti ödüllendirmiş oluyorlar.
“Patolojik kıskançlık, sevgi değil şiddet”
Sizce affetme noktasında, kıskançlığın sevgi göstergesi sanılmasıyla da alakası var mı?
Tabii. Kıskançlık en başta sevgi olarak sunulan bir şey. Kadınların da bundan gururları okşanıyor. Kıskançlık olağan bir durum, belki her ilişkide vardır ama sağlıklı bir dozda vardır. Belki içten içe kıskanırsınız ama kıskançlık kısıtlamalara ve şiddete yol açmaz. Yani o kişinin davranışlarını, gittiği yerleri, geçmiş ilişkileri kısıtlamaz ve sorgulamazsınız.
Kısıtlamalara yol açtığında ve hayali olduğunda, bu patolojik bir kıskançlık oluyor ve şiddetle çok bağlantılı bir durum. Kadın cinayetlerinde de gerçek ve hayali kıskançlıklar arasında büyük bağlantılar var.
“Suçlu hissettirerek kadını kontrol ediyor”
Şiddet uygulayanın psikolojisinden de bahsedebilir misiniz?
Şiddet suçlu hissettirme ve hissettirerek kontrol etme denklemi üzerinden yürür. Şiddet uygulayan kişi suçlu hissettirme konusunda ustadır ve manipülatif bir kişidir. Kendine güveni son derece yetersizdir.
Hepimizin hayatında zayıf noktaları vardır. Şiddet uygulayan kişi bu zayıflıkları bilir ve o suçluluk düğmelerine basarak da karşısındaki manipüle eder. Şiddet uygulayan kişiler, genellikle şiddet uyguladıkları kadına bağımlı olurlar ve gitmesini hiç istemezler. Kadın cinayetlerinin çoğu da ayrılma öncesi, ayrılık ve ayrılma sonrasında oluyor.
Feride Yıldırım, aşağıdakilerden birkaçını deneyimliyorsanız ilişkinizde şiddet yaşıyor veya yaşayacak olabilirsiniz diyor:
Patolojik kıskançlık:
Kıskançlık olağan bir durum, belki her ilişkide vardır ama sağlıklı bir dozda vardır. Kısıtlamalara yol açtığında ve hayali (görüşmediğiniz biriyle sevgili olduğunuzdan şüphelenilmesi gibi) olduğunda, bu patolojik bir kıskançlık oluyor ve şiddetle çok bağlantılı bir durum.
Olayların sorumluluğunu üstlenmemek:
Şiddeti uygulayan kişi olayın sorumluluğunu hep şiddet uyguladığı kişiye atar. Hep o mağdurdur. Annesi onu anlamadı, patronu onu anlamadı vs. “Senin yüzünden ben böyleyim”, “Sen beni ne hale getirdin?”, “Sen beni insanlıktan çıkarttın”, “Sen beni kadına vuran bir adam haline getirdin” gibi argümanları satmaya çalışır ve buna inanır.
Duyguların sorumluluğu üstlenmemek:
“Sen beni kızdırıyorsun, sen beni delirtiyorsun” gibi sözler söyler.
Çok kesin, katı kadın-erkek rolleri ayrımı:
“Kadınlar şöyle yapar, erkekler böyle yapar” gibi kesin ve katı ayrımlar yapar.
İkili kişilik:
Partneriniz, Jekyll ve Hyde gibi, sizinle birebir ilişkisinde bir çok iyi, bir çok kötü oluyorsa, ilişkiniz siyah ve beyazlardan oluşuyorsa dikkat edin.
Sınırlarınıza, özelinize saygı duymamak:
Cep telefonunuzu izinsiz karıştırmak, şifrelerinizi istemek, olur olmaz zamanlarda sizi aramak, işyerinize gelmek gibi davranışlar sınırlarınızın ihlalidir. Şiddet uygulayanın bilinçaltında “Bu kişi benim bir uzantım, bir eşyam” algısı var. Sizi ayrı bir birey gibi görüyormuş gibi yapsa da görmüyor ve sizin onun ihtiyaçlarını karşılamak için orada olduğunuzu düşündüğü için canı sizi gece 3’te aramak isterse, arar.
Eşyalarınıza zarar vermek:
Kapı tekmelemek, cam kırmak, eşyaları fırlatmak.
Cinsellik sırasında zor kullanma ya da şiddet içeren fanteziler
Denetleyici ve kısıtlayıcı davranışlar:
“Neredesin”, “Kiminlesin”, “Gidince haber ver”, “Olduğun yerden fotoğraf yolla”, “Onu giyme” gibi kısıtlamalar.
İzole etmeye çalışmak:
“Arkadaşlarınla görüşme”, “O seni kıskanıyor, görüşme”, “İlişkimizi çekemiyorlar”, “Onlar feminist, seni dolduruyorlar” gibi telkinler.
Ve en önemlisi, Korku:
Sağlıklı bir ilişkide beraber olduğunuz kişiden korkmazsınız.