Belki Cumhurbaşkanımıza bu kadar kızmamalıyız, biz ölürken bile, öldükten sonra bile adamlar ve kadınlar olarak farklı muamele görürürüz.
Bizi insanlıktan çıkaran sosyal kurgu öylesine güçlüdür ki ve cenazeler o kadar hassastır ki ne kadar itilip kakılsak da ağzımızı açacak cesareti bulamayız.
Eğer adam değil madamsanız tabutunuzun önüne bir başörtüsü atılır.
Çünkü kadın cenazesine muamele farklıdır, kadın olduğunuzun bilinmesi gerekir. Bayan tabutunu görenler, adam cenazelerinin önüne değil arkasına yerleştirilmeniz için ortalığı birbirine katar.
Eğer bir adam cenazesinin yakını iseniz cenaze sırasında tüm duygu ve ihtiyaçlarınızı bırakıp başınızı örtecek bir bez parçası bulmanız gerekir. Öncelikli göreviniz budur. Bulamasanız da işgüzar madamlar hemen elinize bir örtü tutuştururlar.
Ama bu örtü günahlarınızı örtmeye yetmez.
Cenaze namazını kıldıracak imamın ilk işi erkeklerin önünde duran kadınları kışkışlamaktır. Hızlıca erkeklerin önünden çekilmeniz için zabıtadan yardım bile alabilir.
Ülkemizde cenaze törenleri sosyal çevrenizden bağımsız olarak cinsiyet ayrımcılığının tanımının yapıldığı yerlerdir.
İnsan olduğunuzu unutursunuz.
İkinci cins olduğunuzu hatırlarsınız.
Varlığınızdan utanırsınız.
Oysa varlığımızdan utanmamıza gerek yok.
Benim saçım günah değil.
Benim bedenim günah değil.
Benim varlığım, erkeklerin önünden itilip kakılarak uzaklaştırılacak kadar değersiz değil.
Benim Tanrım tüm insanları tüm hayvanları ve tüm canlıları birinci cins olarak yaratmış.
Benim Tanrı’mın önünde duracak yürek sizde mevcut değil.