Evlat

couple-gay-parents-par-gpaBizler anne babalarımızın birbirlerini dudaklarından öptüğünü görmeden büyüdük. Ama birçoğumuz içinde bağrış çağrış geçen kavgalara şahit olmuşuzdur.

Hayatımızdaki en kutsal varlık annemizdir. Ama en esaslı küfürlerin içinde mutlaka anneler geçer. Hatta bir erkeğe annesini karıştırmadan ağız dolusuyla küfretmeniz neredeyse mümkün değildir.

Bu garip ortamdaki kadın erkek rollerine ise nasıl olduysa hastalık derecesinde bağlanmışız. Erkeklerin hükmetme ve böbürlenme gücü bulduğu bu sistemde kadınlar da birşeyleri beğenmiş olmalılar ki en basit adaletsizliğe karşı çıkmak halen uç fikirli olmak sayılıyor.

Mesela iyi eğitimli, Avrupa ve dolayısıyla en azından insan hakkı felsefesinin ne olduğunu görmüş bir kadının ağzından eşcinsellere karışmam, ne yapıyorlarsa yapsınlar ama beni rahatsız eden, bir anne olarak içime sindiremediğim tek şey evlat edinmeleri, orası kırmızı çizgim gibi laflar dökülebiliyor. Bu kadın, içine doğduğu ve büyütüldüğü toplumun kadın erkek rollerini vazgeçilmez buluyor. Kendisini genele uyduğu için iyi hissetmekle kalmayıp bunun kendisine farklı görünen kişi veya ailelerin hakları hakkında söz söyleme üstünlüğünü doğal olarak sağladığını da zannediyor.

Asimetrik kadın erkek rollerinin sürdürülmesinde kadınların bir rolü olduğu açık ama kadınların kendilerini pasifize eden bu yapıyı neden kararlılıkla desteklediklerini anlamakta hep güçlük çektim. Güçlü bir bürokratın kocasından kaynaklanan güce sahip eşi, işte bu normale uyma ve genelin beklentilerini karşılamanın kendisine verdiğini düşündüğü söz söyleme gücüyle beni biraz aydınlattı.

Kadıncağız yaşadığı ilüzyonun içerisinde uygun bulduğu aile yapısına göre bir oğlan yetiştirmenin gururunu da taşıyor. Aile yapısına bu kadar takık olan toplumumuzun en tuhaf özelliklerinden biri de birçok ebeveynin kendi çocuklarının tercihleri ve yaşam tarzları hakkında pek az bilgi sahibi olmasıdır…

Eşcinsel çiftlerin evlat edinmesine karşı çıkanların en büyük kaygısı bu çiftlerin çocuklarının cinsel tercihleri veya anne – baba / kadın – erkek rolleri konusunda yaşayacakları kafa karışıklığı gibi görünüyor.

Oysa asimetrik bir düzen içerisinde yalan yanlış belirlenip herkese normal olarak dayatılan bu roller olmadan sağlıklı çocuklar büyütmek belki de daha kolaydır. Bunu hiç düşünmedik.

Belki de bir çocuğun ihtiyaç duyduğu tek şey hesapsız, kalıpsız, özgür bir sevgiyle yaşayabilmektir.

Cambridge Üniversitesi’nden Profesör Golombok, farklı aile modelleri üzerine uzun zamandır yürütmekte olduğu araştırmanın sonuçlarını yakın zamanda yayımladı. Araştırmada farklı aile modelleri, tek ebeveynden aynı cinsiyete sahip ebeveynlere, taşıyıcı annelikle doğmuş çocuklara, trans bireylere kadar uzanan geniş bir kapsamda ele alınıyor. Araştırmanın sonuçları sahip olduğumuz önyargıları tepetaklak edecek nitelikte.

Golombok, “birçok kişi geleneksel aile yapısının ne kadar dışına çıkılırsa, çocuklar üzerindeki etki o kadar kötü olur görüşündedir. Oysa bir çocuğun gelişimi için aileyi oluşturan bireyler arasındaki ilişkinin kalitesi aile yapısından çok daha önemlidir. İlişkinin kalitesini ise duygusal bağlılık, sıcak bir sevgi ortamı ve iyi bir iletişimin varlığı  belirliyor.” diyor.

Uzun yıllara dayanan araştırmanın sonuçları geleneksel kabul edilmeyen ailelerde büyüyen çocukların buna bağlı piskolojik sorunlara sahip olmadığını, hatta eşcinsel ebeveynlerin çocuklarının %90’dan fazlasının kendilerini heteroseksüel olarak tanımladığını ortaya çıkardı. Ayrıca, bu farklı aile ortamının kız çocuklarını erkeksi, erkek çocuklarını ise kadınsı roller benimsemeye ittiğine dair herhangi bir bulguya rastlanmadı.

Geleneksel aile yapısının dışına çıkan bu çağdaş aile formlarında büyüyen çocuklar sağlıklı bir gelişime sahip olduğu gibi bazı durumlarda psikolojik anlamda daha sağlıklılar. Eşcinsel ailelerin çocukları daha çok isteniyor ve değer görüyor, bu da gelişimlerini olumlu etkiliyor.

Çağdaş toplumlarda aile kavramı evriliyor ve gelişiyor. Daha çağdaş, daha eşit, daha çeşitli bir toplum, daha eşit ve daha çeşitli aileler yaratıyor. Baskının yerini bireyselleşme ve özgürlük, zoraki bir saygının yerini doğal sevgi bağları alıyor.

İnsanlar bilmedikleri şeylerden korkmaya meyillidir. Bu yüzden çeşitlilik konusunda yeterli donanıma sahip değillerse farklılıkları bastırmaya, kötülemeye ve engellemeye çalışırlar.

Bilimsel gerçekler sandığımız basmakalıp inanışlara sıkışıp kalmak yerine herkesin mutlu ve eşit olduğu bir dünyada nasıl olurdu diye düşünmek lazım. Bu düşünceler zaten her türlü doğru yollara çıkar…

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s